Kızılcık Şerbeti dizisi toplumsal farkındalık mı yoksa ayırışma mı yaratıyor?

[ad_1]

Show TV ekranlarında yayınlanmakta olan Kızılcık Şerbeti dizisi, Cuma akşamlarının ilgi gören yapımlarından birisi oldu. Barış Kılıç, Evrim Alasya, Settar Tanrıöğen ve Sibel Taşçıoğlu gibi tecrübeli isimlerin bir araya geldiği dizide genç oyuncular; Sıla Türkoğlu ve Doğukan Güngör’de etkili performanslar ortaya koyuyor.

Seküler bir ailede yetişen genç bir kadının, muhafazakar bir aileye gelin gitmesi ile yaşanan büyük kültür farklılıkları ekrana yansıtılıyor. Tabii ki bu projenin amacı toplum içinde örnekleri çok fazla olan bu farklı kültürlerdeki ailelerin yaşadığı durumların bir yansımasını ortaya koymak. Farkındalığı artırmak ve birbirine tahammül etmenin önemine vurgu yapmak.

Kızılcık Şerbeti dizisindeki bu farkındalık yaratma çabasının sosyal medyadaki yansımalarına bakıldığı zaman bazı izleyicilerde ayrışma olarak nitelendirilebilecek ön yargıları da körüklediği görülmeye başlandı.

Doğa karakterinin içine girdiği muhafazakar aile yapısı içinde büyük sorunlar yaşaması ile birlikte bazı izleyiciler, “Aileler arada oldukça her şeye karıştıkça asla mutlu olamazlar. Doğa, en büyük hatayı annesinin sözünü dinlemeyerek yaptı” şeklinde bir yargıya vardı.

Doğa’nın kendisini bu ailede kurtarması gerektiğini düşünen bazı izleyiciler, “İzlerken ben kriz geçirdim. Herkes kendi denginde insanlarla evlensin” şeklinde yorumlar yapıyor.

Aslında bu durum dizinin amacı olan toplumsal farkındalığa hizmet etmediğini, bazı izleyicilerde farklılıkları kabullenmeme ve ayrışmaya yönelik duyguları körükleyebileceğini gösteriyor.

Bazı izleyiciler ise Doğa ve Fatih karakterlerinin birbirlerini anlamaya çalışmaları gerektiğini, bu şekilde çözüm bulabileceklerini iletiyor.

Kızılcık Şerbeti dizisinde herkes kendi yaşadığı aile ortamına bakarak bir sonuç çıkartmaya çalışıyor ve karşıdakini anlamaya duyulan ihtiyaç da her yeni bölümde daha da çok öne çıkıyor.

[ad_2]

Kaynak